Sunday, June 11, 2006

İmkansız aşk!

"Kolay değildi!"
"Üzülmeni istemedim."
"Görmüyor musun, üzülüyorum. Oysa sen yanımda olsan hayatın hiçbir şartı bu kadar yıkıcı olmazdı!"
"Hayır görmüyorum. Hayatını devam ettiriyorsun işte! Sanki ele avuca sığmaz gibi, hiçbir şeyi umursamaz gibi, hiç aşk acısı yaşamıyor gibi, yaşıyorsun."
"Yıkılırsam, bana dönmen imkansızlaşır. Yıkılırsam, bunun sorumlusu olarak kendini görür, benden daha çok uzaklaşırsın. Yıkılırsam, seninle olabilmenin sorumluluğunu da kaldıramayacağımı düşünürsün. Oysa ben göstermeye çalışıyorum."
"Neyi?"
"Korktuğun gibi, kolay kolay yıkılmayacağımı. Sen yokken de yıkılmam, sen hayatıma girsen de yıkılmam."
"Ben de düşünmüştüm ki, aşkı ve aşk acısını kendine yakıştırmadığın için ya da bana nispet yapmak için rollerden kendine umursamazlığı seçtin."
"Yanlış. Bana aşık olman için uğraşıyorum."
"Sana aşığım."
"Peki, nedir kendi oluşturduğun bu imkansızlığa takılman?"
"Durumumu biliyorsun. Birbirimizi sevmemiz birlikte olunca mutlu olacağımız anlamına gelmiyor."
"Bana durumundan bahsetme! Unuttun mu? Beni sen seçmedin! Ben seni seçtim. Bile isteye!"
"Ahmet! Lütfen! Benim mahkum, bağımlı bir yaşamım var. Açık havada seninle el ele yürüyebilmek bile imkansız benim için."
"Benim de bağımlı bir yaşamım var. Ben de sana bağımlıyım."
"Sana yakınlaşan, senin de yakınlaştığın o kıza ne oldu?"
"Ne yakınlaşması? Ben seni hiç aldatmadım. Çıkar aklından bunu! Sana ulaşmaya çalışırken sadece yanlış numara çevirmişim."
"Cep telefonundaki mesajları okudum."
"Çocuk musun sen? O kadar cinsiyetsiz kelimelerdi ki onlar. Onları senden saklamaya bile gerek görmedim."
"Seni suçlayan yok. Kendimi senden uzaklaştıran bendim."
"Yapma bunu. Gerek yok."
"Beni korkutuyorsun. Seni gördükçe eksikliklerim beni rahatsız ediyor."
"Oysa ben seni benim eksikliklerimi kapattığın için seviyorum. Eksiklerimin ne kadar çok olduğunu fark ettiğimden de en güzel elbiselerimle gözlerini kamaştırmaya çalışıyorum. Sadece beni sev, bana aşık ol, beni takdir et diye! Korkman için değil, kendimi beğendiğim için hiç değil. Bütün eksiklerimi gözlerinin önüne bir anda sererim. Eğer bu seni mutlu kılacaksa, bütün yanlışlarımı gösteririm."
"Senden böyle bir şey istemiyorum."
"İstemediğini biliyorum ama ihtiyacın var."
"Bu söylediğin çok kırıcı oldu işte!"
"Belki benim de senin eksikliklerine ihtiyacım vardır. Bu hiç aklına gelmiyor mu?"
"Ahmet benim eksikliklerim seni yorar."
"Benimkiler de seni yoruyormuş ya! Ödeşiriz işte:) Hem sen hiç puzzel parçası görmedin mi? Girintileri ve çıkıntıları birbirlerini örttüğü için bir parça haline gelebiliyorlar!"
"Senin benden uzaklaşman için daha ne yapmalıyım. Yeterince canını yakmadım mı sanki?"
"Sen benim canımı hiç yakmadın. Kendini benden sakındığında bile, özlemindi benim canımı yakan, sen değil."
"O özlemi ben yarattım işte. Çünkü yaratmak zorunda kaldım."
"Beni böylesi sevmen çok hoşuma gidiyor."
"Ne olur uzaklaş benden. Ben eksik bir insanım. Benimleyken sen de eksik kalacaksın. Ben asla yürüyemeyeceğim."
"Yürümeni beklemiyorum. Keşke yürüyebilseydin. Keşke bu felci hiç yaşamasaydın. Ama ben seni böyle olduğun gibi kabul ettikten sonra, sana ne oluyor? Hangi hakla beni düşünmeye kalkıp canımı yakıyorsun. Hangi mantıktan yola çıkarak senden uzakta olunca mutlu olacağımı düşünebilirsin. Ya seninleyken daha mutlu oluyorsam? Bunu benden daha iyi bilebilir misin?"
"Ya bu hissettiklerin geçici bir şeyse!"
"O zaman arkasından gelecek olan mutsuzluk da geçici olur. Neden bu kadar korkuyorsun? Neden hislerime güvenmiyorsun. Madem seni sevdiğime güvenmiyorsun, neden beni üzmekten korkuyorsun?"
"Belki de kendi hislerimden korkuyorumdur."
"Bence de."
"Belki sana karşı güçlü şeyler hissedip, sonra senin için "Tamam sevgili" olamamak beni daha çok yaralayacaktır?"
"Ben hayatta hiçbir şeyin imkansız olduğuna inanmazdım. İstediğim her neyse, inatla, azimle, çaba ile günün birinde yapacağıma inanırdım. Oysa sen imkansızsın.
İmkansızlığın, özründen kaynaklanmıyor. Bununla çok kolay başa çıkabilirim. İmkansızlığın, senin bu aşkı imkansız görmenden kaynaklanıyor. İşte bununla başa çıkamam Filiz! Lütfen biraz daha düşün."

No comments: