Çok lezzetli peynirleri, usta maharetiyle yapardı, 3-5 kuruşa satardı da kimse takdir etmezdi o peynirlerin bölgenin en güzel peynirleri olduğunu! Sabah-akşam, bol bol, titizlenerek, çok çalışarak, iştah açıcı peynirler yapardı da karşısına bir tane bile iştahlısı çıkmazdı. Açıkça söylemek gerekirse; çok yalnızdı, çok güvensizdi, çok hazsızdı.
Böylece yaşar giderdi, daha çok yaşar giderdi de...
Bir gün, bir fare, bir hayran, bir iştahlı çıkageldi.
Minicik burnunu uzattı peynirlerin olduğu yere; sınıf sınıf! Ağzını şapırdattı; mmmm! Sonra dönüp bir göz attı peynirciye. Belli ki izinsiz uzanmayacaktı, aç olsa bile kimsenin hakkını gasp etmeyecekti.
İşte farenin bu halleri öyle hoşuna gitti ki peynircinin, küçücük bir parçacık uzatıverdi!
Evet, fare gerçekten çok beğenmişti peynirini. Tadını çıkara çıkara, emeğine saygı göstere göstere yedi ve şükranla baktı.
İkisi için de ne büyük mutluluk!
Böylece başladı karşılıklı dostluk.
Fare düzenli olarak peynirciyi ziyaret eder, küçük parçalara bile fit olup tekrar yuvasına dönerdi. Her ziyaretinde güzel küçük numaralar yapmayı da ihmal etmezdi ki, peynirci ola ki bıkmasın ondan.
Bunun üzerine peynirci bir gün aralarında küçük bir oyun başlattı. Fare için özel bir labirent hazırladı. Küçük, kolay ama eğlenceli bir labirent. Ortasına da ödül olarak lezzetli peynirlerinden koydu.
Fare ilk önce bu oyun karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Nedenini anlayamadı. Sebebini düşündü bulamadı ama madem ki peynirci istiyordu, olsundu. Çok geçmedi, bu küçük oyun farenin de hoşuna gitmeye başladı. Bunu aralarındaki dostluğu derinleştiren ve anlamlaştıran bir şey olarak görüyordu. Peynirciyi daha çok seviyordu. Peynirci onu daha çok seviyordu. Birbirleri ile daha çok vakit geçiriyorlardı. Günleri neşeliydi. Derken...
Derken, peynirci labirenti giderek büyütmeye başladı. Farenin zekası ve her seferinde peyniri kolayca bulması onda gizli bir hayranlık bırakıyordu.
"Bakalım şimdi de bulabilecek misin?"
Labirentte çıkmaz yolları çoğaltsa (?) Araya aynalar koysa (?) Biraz daha uzun ve büyük hale getirse (?)
Buluyordu.
Bulmalı mıydı?
Peki peynirin kokusunu kesmek için poşetin içine soksa (?) Kokuyu almakta zorlandıkça farenin bulması daha uzuyor, evet.
Uzuyor ama yine bulabiliyor.
Peki peyniri daha küçük yapsa (?) Küçük peyniri bir kutunun içine soksa (?)
Şimdi tamam işte! Küçük fare labirentin içinde açlıktan halsiz düşmüştü en sonunda!
"Ha ha ha! Sen kendini benden daha mı zeki sandın?"
Farenin küçücük kalıp, labirentin devasa boyutlara geldiği bir akşam, peynirci fare ile göz göze geldi. Fare bu oyundan hoşlanmamıştı. Sonuçta peynire ulaşabileceğine dair bütün ümitlerini yitirmişti. Yalvarır gözlerle baktı bir küçücük lokmacık için. Çok zavallı görünüyordu ama... Ama, peynirci ertesi sabaha kadar beklemeyi tercih etti. "Sabah olunca duruma bakarız. Belki o zamana kadar bulursun peyniri. Sen küçük fare! Sen çok dayanıklısın. Sana kolay kolay bir şey olmaz!" dedi. Diyebildi. Gitti. Gidebildi. Uyudu. Uyuyabildi.
Ertesi sabah;
Labirent bomboştu.
...
Bu nasıl olurdu? Fare gitmiş olamazdı. Onun peynirlerini bırakmış olamazdı. Hem nasıl?.. Bir anda peyniri sakınmaya çalışırken, kapatmayı hiç aklına getiremediği giriş/çıkış kapısını gördü.
Fare oyunu bırakmıştı.
Peynirci ağladı.
Peynirci çok ağladı.
Fareye yaptıklarının vicdan azabından mı, bir daha öyle bir fare bulamayacağını bildiğinden mi, yoksa peynirlerinin yine eskisi gibi değer görmeyeceğini düşündüğünden mi bilinmez; peynirci giden farenin arkasından çok ağladı.
2 comments:
değerini bilmediği için kaybettiklerinin ardından ağlamamalı insan. bazen zorlamamalı. hele ki dostluğunu sunmuş, bir emeğin ayırdına varmış ve bunu takdir etmişleri hiç zorlamamalı.
sen, erken yaşta iyi dersler almışlara benziyorsun, kalemin de bunu anlatıyor sık sık.
belki de yazdıklarının tadı buradan geliyor olsa gerek. ne dersin?
Kendimi edebi kurallar ve dil bilgisi alanlarında eksik bulduğuma göre geriye, gözlem ve yorumlama kalıyor. Eğer yazdıklarımın bir tadı varsa, bunu gerçekten aldığım derslere borçlu olabilirim:)
Fare'nin akibeti ile ilgili de birkaç cümle yazmak isterdim ama henüz onun sonunu tahmin edecek kadar yaşayamadım.
Post a Comment